6 Ocak 2009 Salı

Beklentim: Beklentisizlik...



En büyük beklentim: hiç bir beklentimin olmadığı bir hayata, boyuta, mertebeye, adı artık her neyse ona ulaşmaktı, şu an sahip olduğum zihinsel ve ruhsal yeteneklerle tamamen imkansız olana yani.

İmkansız, çünkü beklentisizliğe ulaşma yolunda sayısız beklenti ile dolup taştım. Takmışım koluma içi beklentilerle dolu bir çanta, her gün işten eve, evden işe, bir o odaya bir bu odaya, sokağa, pazara, balkona, yatağa her an her dakika, üşenmiyor, sıkılmıyor, safça inançlarla bazen de kendi kendimi gaza getiren yalanlarla, yapışmışçasına taşıyorum. İçi öyle dolu ki ağzı kapanmıyor, omzum taşımıyor, yenileri sığmıyor, eskileri patlıyor. Her birinin irili ufaklı dalları, yaprakları, sarmaşıkları, çiçekleri hatta üzerlerinde besledikleri tek hücreliler, bol hücreliler: börtüler böcekler, solucanlar, kuşlar, gergedanlar,… var. Kendi yaşam döngüsüne sahip bir çeşit flora kurmuşum bilmeden ellerimle: yapı taşı gibi, kalp gibi, kan gibi, damar gibi, güneş gibi besliyolar yaşam enerjimi, onlarsız nasıl hayatta kalırdım hatırlamıyorum… Tüm bu yükü her gün peşimde sürükleyerek ya da daha yüksek ihtimalle ben onların peşinde sürüklenerek, belki, bir gün, bir ihtimal beklentisizlik mutluluğuna ulaşabileceğimin hayaliyle yaşıyorum… Her isteğim, her rüyam, hayatıma giren her yeni insan, her yeni gün için yeni bir ek ve o iğne atsan yere düşmeyecek sık ormanda yeni bir ağaç, çalı, tepe vs… Ve haykıran saf bir kız çocuğu gibi umut: “Büyüyünce beklentisiz olucam ben anne!”

Nirvana'ya ulaşsam, başka türlü bir spiritüel boyuta taşsam, bir iksir falan bulsam kurtulabilir miyim ki bu lanetten? Aksi halde pek imkansız görünüyor sıradan insanın, sıradan bir kentte, sıradan yaşantısı içerisinde, tüm bu yükleri kaldırıp duvarda patlatması, eti tırnaktan ayırması ve huzur içerisinde süzülerek yaşaması… Tam da buydu düşüm işte: karmaşadan sıyrılmış, olabildiğince yalın, huzurlu, şeffaf ve uçar gibi özgür hayat, belki fonda tatlı bir müzik… Ama ben aksine, hedeften uzaklaşarak; sevdim, sevilmeyi bekledim; güldürdüm, güldürülmeyi bekledim; koştum, ulaşmayı bekledim; çalıştım, kazanmayı bekledim; hakkını verdim, adalet bekledim; oy verdim, refah bekledim; diledim, olsun bekledim; besledim, büyüsün bekledim; iyi oldum, takdir bekledim; bekledim bekledim bekledim… Ben hep bir şeyler bekledim ve hala da beklerim, her şeye dair bir beklentidir besledim, üzüldüm, sevindim, coştum, durdum, sustum, konuştum, yaşadım ama tüm bunları beklentilerime endeksledim…

Halbuki, ben hep beklentisiz olabilmeyi düşledim.

Çünkü beklentisizlik içsel özgürlüktü ve onu istemek bile farkındalık yolunda bir adımdı, azımsanmayacak…

10 yorum:

Unknown dedi ki...

merhaba ben o çantayı bıraktım attım yükümü nirvanaya ulaştım misali ohhhhh hayat ne güzel :)

uçuşuk dedi ki...

nadiren gidilebilen başka bir boyuttasınız, ne çok şanslısınız...

Unknown dedi ki...

:)

Geveze Kalem dedi ki...

Biri bana demişti ki, "Beklentileri, hayatını düzenlemek için kullanabilirsin." Bunu denemeye -ve anlamaya- çalışıyorum ben de bu günlerde. İçsel yolculukta olmaması gereken beklenti, sonucu bir çembere hapsetmeye dayalı beklentidir kanımca. Düşü şekillendirmektir. Enerjiyi tek kanala sokmaya ve kontrol etmeye çalışmak yanlış bir beklenti türüdür sanıyorum. Kesinlik belirtemediğim cümlelerim, ben de bunu deniyor olmamdan dolayıdır. Yani insan yemeğini tabağına koyarken bile az sonra yiyeceği beklentisi içinde oluyor ister istemez. Bu nasıl kökten söküp atacağız ki?

Sevgilerimle...

uçuşuk dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
uçuşuk dedi ki...

Zaten atılabileceğinin mümkün olduğuna pek de inanmıyorum.Beklenti içindeki kişiliği biraz da abartarak bunu anlatmaya çalıştım... Son derece insani bir durum beklentide olmak, beklentisizlik ise ulaşılması imkansız bir uç nokta ya da kimbilir belki başka bir boyut, çevremizdeki dünyadan da epey uzakta... ;) Fakat beklentilerin zararlarını bilmek ve biraz olsun o ulaşılmazı düşlemek değerli bir insani durum "farkındalık"...

Unknown dedi ki...

arkadaşlar beklentiyi silmek alında şu manada yani kendimce karşımdakinden beklentiyi sildim çünkü kendim ince bir kişilik olduğum için karşımdakinden de bu olayı beklemiyorum...
hayat beklentimi de Yaradan a bıraktım...

uçuşuk dedi ki...

ben funda'nın beklentileri ile ilgili duruşunu sevdim... :)

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Derim ki; sen verdiklerinden vazgeçme, beklemekten vazgeç. Sonra an geliyor, verdiklerin sana misliyle dönmeye başlıyor.
Bir dene.:)))

uçuşuk dedi ki...

verdiklerimizden vazgeç miyim ekmekçi kızım, onlar yaşatıyor insanı... bir başkasının yüzündeki o gülümsemeyi görmeden hayatta kalınır mı? "beklentide olmak" kısmını biraz abartmış olabilirim, aslında bu yazıda anlaşıldığı gibi hesaplı bir beklentiiçerisinde de değilim... cümlelerimde "ben" derken aslında kendi kişiliğime geneli de katarak ve yaşananları katlayarak, kendime de pay çıkartarak ifade etmeyi denedim...
tartışmaya çok açık şeyler bunlar ve fikrimi çok da anlaşılır belirtememişim gibi... ben en iyisi felsefeyi bırakıp neşeli şeylere döneyim... :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...