11 Ocak 2011 Salı

terk edilmişler listeme +1: sigara



Google'ı açın bakın, sigara nasıl bırakılır üzerine kıyamet kadar yazı, masal, hikaye, efsane, teori, kanıt, foto, resim, anı vs... Sanırsın onları okuyan bi' irkilip silkeleniyor, kafasında 1000 wattlık ampul cızzzt edip, yanıp sönüp yanıyor, "hay bileydim" falan diyor insanlar, aynı anda da dizini tokatlıyor; şak şak!... Vallahi yalan, herkes ezbere biliyor onca literatürün hepsini... İnanmazsınız dörtte birini okumuşumdur diğer dörtte üç de okuduğum dörtte birin aynısıdır. Buna rağmen ben yazmasam olur mu, hayır, yoksa kambersiz düğüne, eşşeksiz semere, rakısız balığa ve kimbilir daha nelere benzer ...

Sigara denen şey ne güzel değil mi, "çak!" diye çakarsın çakmağı, yakarsın kırmızı kırmızı, daha güzeli biri yakıverir şımarırsın, böyle çekersin içine, ohhh, sonra göz süzerek üflersin dumanı "püfff", aman da aman, aynı anda insana bir karizma çöker tepeden doğru, ışık iner neredeyse, o derece, adam ya da kadın olursun, elleri kolları ahenkle hareket ettirmeye de bahane zaten, ha raks etmişsin ha sigara içmişsin, yalan demeyin çarpılırsınız, böylesiniz hepiniz, kendinizi iyi hissediyorsunuz, daha bir birşey oluyorsunuz, görmüyorum sanmayın, bi havalar, bi çeneyle tavanı gösterip yukarılara üflemeler, n'oluyorsunuz kuzum allasen... Siz ahenkle dalgalanırken yanınızda içmeyenler baston yutmuş gibi, ne kadar sıkıcı ne kadar hareketsizler değil mi? Yeni geçtim o yollardan şekerim, biliyorum da konuşuyorum, o bölgede her daim yol yapım çalışması var erkenden dönmeyenin tekeri patlar...

Evet anlatışımdan özlediğimi zannedebilirsiniz, ama canımı yakan sevgili gibi attım gitti, özlerim elbet ama hah işte yazıyorum buraya aşkımdan ölsem dönmem geri... Tüm o kendinizi iyi hissetiren sigara içme seromonisinden kral ve kraliçe olarak çıkarken ortaçağ fukaraları gibi leş kokuyorsunuz biliyor musunuz? Beni kurtaran yegane sebep işte o kokudur, belki de kesip atmamı kolaylaştıran sonra da "vay be nasıl da istikrarlıyım nasıl da kararlıyım" zannettiren aslında odur. Koku mucizedir, farkında olun ya da olmayın belirleyiciliği yüksektir, mutlu eder, iştah açar, aşkı tetikler, sevdirir, kaçırır, coşku uyandırır, heyecanlandırır, rahatlatır, özletir, nefistir koku, bak hayvanlara kokuyla tanışırlar, sen de hayvansın... İnsanların birbirlerine aşık olmalarındaki önemli sebeplerden biridir mesela ten kokusu... Ten kokusunu sevmediğiniz biri ile feriştahı olsa yanyana olamazsınız... Bunu ben uydurmuyorum bilim söylüyor, insan geninin %3ü ki bu iyi bir rakammış, kokuları ayırt etmekle görevli imiş, üstelik bu geçen zamanla evrimleşip azalmış hali imiş, duy da inanma... Bu durumda hayatınızın aşkını kokusundan tanımanız da normal... Sigara içerken bile sigaradan tiksinmeme sebep olan şey işte buydu, koku, parmak izi kadar tek ve eşsiz güzelim (aksi mümkün değil tatlım) ten kokumu örten leş koku... Sigaranın kokusunun farkına varın ey içenler, kafayı gömün tişörtünüzün içine, derin bir nefes çekin burundan, bakın bakalım... Bu arada uyanıklara not: parfümler ten kokusunuzu baskılamaz sigara kokusunu hiç baskılamaz, hele içmeyenleri kandıramaz, bilginize arz ederim... Neticede sıkı bir savaş sonunda misler gibiyim, sabah saçlarımı koklayınca mutlu oluyorum mesela, gyisilerim mis, ellerim mis, ayaklı parfüm şişesi gibiyim ve yeni kendime bayılıyorum haliyle, bundan böyle daha güzelim, narsizme 1-2 haydiii... ;)

Sevgili tiryaki guruh, bırakma yöntemi diye de bir şey yok, inanma, para tuzaklarına hele hiç kanma, anladım ki herkesin yöntemi farklı ama ben izlediğim yolu anlatayım... Zaten kokusunu hiç sevmediğimden mütevellit mütemadiyen her konuşmada "bırakıcam, kokusunu sevmiyorum ama işte içiyorum" mantrası bıkmadan günlerce yetmedi ise aylarca, o da olmadı ise yıllarca tekrarlanır, bırakmanız önemli değil fikri yerleştirmek ve kendi kendini iyice tiksindirmek esas amaç, bırakmak istediğinize inanın, gerekirse kendinize yalan söyleyin ama asla "yok bırakamam, seviyorum içmeyi" demeyin, beyniniz bunu kayıt altına alıp koz olarak kullanır çok zekidir söyliyeyim... En çok ve severek içtiğim zamanlarda bile reddettim ben "sevmiyorum bırakıcam" demeyi sürdürdüm, öyle ki artık civar boylardan "hıhı tabi" cevabını alacak raddeye erişmişti... 40 kere söylersen olur derler, üşenme 60 - 70 - 80 - 100 oooh yandan, denemeyi sürdür, olur. Gel zaman git zaman, slim ve en hafif olanlara kadar seviyeyi indirdim fakat bunu bırakmaya alıştırma amaçlı yapmadım, avı ürkütmedim sessizce az az besledim, asla kesin bırakma günü belirleyip stres yaratmadım, avı kaçırmadım, sabırla bekledim... Ağır ağır en light olan markaya geçtim madem zehirleniyorum daha az olsun, daha az koksun dedim... Sonra artık nikotin kokmamak fikri iyice kanıma yerleşip koku burnuma hepten batıp dayanılmaz bir hal aldığında, yine çaktırmadan "yarın bırakıyorum" demeden, önce aileye yapılan ziyareti, sonra ateşli hastalığı bahane ederek içmemeye meylettim. Stres yaratmamak için ilk haftalarda kimseye söylemedim, hastayım içmiyorum dedim... Ve 2 hafta sonra artık aylarca 100 kere söylemenin ve uzak kalmanın neticesi alınmış kokusuna tahammülüm kalmamış bırakmıştım... Canım istemiyor mu istiyor, ama hemen geçiyor, hatta yaktı bir tane, tiksindim içemedim attım kendime de kızdım, her krizde telkinlerle daha da uzaklaşıyorum. Her saldırı kararımı güçlendiren cılız oklar gibi...

Ve en güzeli sevgilim döndüğünde daha sağlıklı ve mis mis boynuna sarılacak olmam, süperim değil mi, evet öyleyim...(narsizme gel ablaaa)



gelecek program: "tanrım kilo mu alıyorum?" un çaresi

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...