6 Aralık 2010 Pazartesi

Aradın

Aradın... Ne uzun bekledim, 30 saat, sonunda aradın... Ne de güzel aradın, iş yerinde kaçacak boş bir köşe aradım... Hiç bir ses, seninki kadar güzel değildi, aradın... Bağırmam haykırmam lazımdı, "seni çok özledim", iş yeriydi mekan, yapamadım... Sesin gelene kadar hep bir şeylere küsüm, bir şeylere dargın... Alt dudağım titremekle titrememek arasında gidiş dönüş biletli... Alt dudağımı ve gözyaşlarımı durdurmaya acemiyim, alışmayayım... Ben sen yokken zamana fena halde düşmanım, çok yavaş, çok ağır, koca bir taş kadar ağır, 60 zalim bir sayı imiş aşkım anladım... Ah sesine nasıl da açım... Ben hiç bir gözü kipriklerim üzerinde böyle taşımadım, hiç bir kokuya böyle sarılmadım, şarkılara küsüp müziği böyle kapamadım. Ben sen yokken çok yalnızım, nemrutum, sıkıcıyım. Teki kayıp terlik gibiyim işe yaramazım, kırılmış son sigarayım, tuzsuz yemek gibiyim; tatsızım, yuvayı özleyen kediyim; üşümüşüm, nefessizim; inat bu ya boğulmamaya yeminliyim, boynuna sarılacağım an ölürmüş gibiyim; sabırsızım...


İki görüşme arasında, bir sonrakinin umudunu ateş diye yakıp ısınanım...

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...