10 Aralık 2008 Çarşamba

İlhamım "PERVANE"

Bilgisayarın başına otur zaten başındasın haftanın 5 günü 9 saat. Hadi bu kez bir başka otur, "iki satır yaz güzelim şenlenelim, zamanıdır" dedi pervane. İşe güce boş vermiş her boş gezen gibi elimden bir şey gelmez eğdim ince boynumu. Üstelik kimin haddine pervaneye baş kaldırmak. Pervanedir, olur olmaz yerde alıverir hıncını; sıkıverir, bilemedin, daha kötüsü, sıktırıverir üzerine saldığı birine ümüğümü. İçtim çayımı kahvemi, yaptım tüm ritüellerimi bir bir (sanırsın ain var, alt tarafı bir şeyler karalamak için iki kıvranıcam, üç de takla atıcam). Oturdum hiç insani bulmadığım buz gibi camdan sayfamın başına, bir iki insani şey yazmaya ki a!a!... Buyur buradan yak, hani benim pervane. Ülen pervane, ülen pervasız, ülen vicdansız, oturttun beni, yaz dedin, at dedin, tut dedin, zaten sıkkınsın iki açıl dökül dedin. Oturdum, açtım sayfayı, koydum parmakçıklarımı bilmem kaç tuşlu zımbırtıya, tıkır tıkır sesler gelmeliydi, tıkırtılardan senfoniler çalınmalıydı, parende, ters parende, üçlü "axel"larla uçmalıydım, dinle de bak, bak da ağla. Bırak senfoniyi bir "dıt" yok, bırak parendeyi daha bir adım yok, melül melül bakıyorum cama (cam da pek temiz, hmm, afferim bana).

Benim ilham, nam-ı diger pervane, olur olmaz bir şey estirir, hep de olur olmaz bir zamanda. Hooouup! Bi' sevinir coşarım, bi' celallenir yükselirim, bi' gelirim gaza, bi' çömelirim yere (köpek ısırmaz derler o konumda, ne alakaysa). Tam başlayacağım söze daha da kötüsü başlamışım, ya da tam yap dediği her ne akla ters haltsa yapacağım, bi dönerim ki gitmiş. Ama ben başlamışım, dönüşü yok. Sözse çıkmış ilk heceler; eylemse, gelmişsin gaza atmışsın bir adım. Benim ani duruş uzmanı olmama şu kadar kaldı, pervane hala adam olamadı. Ciyaaavk! diye bir acı sesle dur, yine geldin pervanenin oyununa. Ülen pervane sen adamı rezil de edersin vezir de, bilirim sıklıkla da rezil edersin. İnsanların ilhamı gelir başlar ve bitirirler: eserler çıkar, şakılar, şiirler, ne besteler, ne resimler, ah o ne renkler. Benimki bir gelir, bir gider, dolanır, şöyle bir bakar döner kapıyı kapar, elleri cebinde, ağzında bir saz, yalın ayak, başı kabak, kısa donlu, keyif düşkünü, dolanır durur kafamın içinde. Yine aynı hikaye, saldı çayıra gitti, otobanın ortasında kapıyı açtı atıverdi. Ben de elim klavyede melül melül bakakaldım daha da kötüsü dona kaldım... İnat ettim yazıcam, inat ettim benim ilham kaç paralıkmış renkli afiş yapıp asıcam. İlham perisi derler yalan "ilham delisi" denen Pervane'ye inat yazıcam, önce yaparsın edersinlerle, tatlı dillerle, klasik bir besteyle gel, sonra sır ol git. Hangi vicdana sığar ki bu ekiş... Bir kursağım varsa bile tıkanmaktan yok oldu... İki çift söz birikti içimde, gelince okur utanırsın. Bana bak Pervane, kabak lastiksin, bozuk gitarsın, alçaksın, kalpsizsin, zalimsin zulm edensin, döneksin, kopuk debriyajsın, eksik ekipmansın... Yazdım işte...


15.04.2008

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...