Benim ilham, nam-ı diger pervane, olur olmaz bir şey estirir, hep de olur olmaz bir zamanda. Hooouup! Bi' sevinir coşarım, bi' celallenir yükselirim, bi' gelirim gaza, bi' çömelirim yere (köpek ısırmaz derler o konumda, ne alakaysa). Tam başlayacağım söze daha da kötüsü başlamışım, ya da tam yap dediği her ne akla ters haltsa yapacağım, bi dönerim ki gitmiş. Ama ben başlamışım, dönüşü yok. Sözse çıkmış ilk heceler; eylemse, gelmişsin gaza atmışsın bir adım. Benim ani duruş uzmanı olmama şu kadar kaldı, pervane hala adam olamadı. Ciyaaavk! diye bir acı sesle dur, yine geldin pervanenin oyununa. Ülen pervane sen adamı rezil de edersin vezir de, bilirim sıklıkla da rezil edersin. İnsanların ilhamı gelir başlar ve bitirirler: eserler çıkar, şakılar, şiirler, ne besteler, ne resimler, ah o ne renkler. Benimki bir gelir, bir gider, dolanır, şöyle bir bakar döner kapıyı kapar, elleri cebinde, ağzında bir saz, yalın ayak, başı kabak, kısa donlu, keyif düşkünü, dolanır durur kafamın içinde. Yine aynı hikaye, saldı çayıra gitti, otobanın ortasında kapıyı açtı atıverdi. Ben de elim klavyede melül melül bakakaldım daha da kötüsü dona kaldım... İnat ettim yazıcam, inat ettim benim ilham kaç paralıkmış renkli afiş yapıp asıcam. İlham perisi derler yalan "ilham delisi" denen Pervane'ye inat yazıcam, önce yaparsın edersinlerle, tatlı dillerle, klasik bir besteyle gel, sonra sır ol git. Hangi vicdana sığar ki bu ekiş... Bir kursağım varsa bile tıkanmaktan yok oldu... İki çift söz birikti içimde, gelince okur utanırsın. Bana bak Pervane, kabak lastiksin, bozuk gitarsın, alçaksın, kalpsizsin, zalimsin zulm edensin, döneksin, kopuk debriyajsın, eksik ekipmansın... Yazdım işte...
15.04.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder