13 Aralık 2008 Cumartesi

rakılı anıya simitli giriş...

"Ne gam kalırdı,
Ne kasvet,
Bir de simit ağacı olaydı,
Bizim sayılırdı saadet... " Orhon M. Arıburnu


Tatile girdim vakti bol buldum, ipini koparmış çayıra salınmış küçükbaşlar gibiyim ya, ne yapsam, ne etsem derken boğuluyorum... Bol vaktin yan etkisi çene düşmesi vakası oldum ben, yoksa tanıyanlar bilir normalde çok az konuşurum... Az konuşurum evet ve yalan söylediğim de görülmüş şey değildir... (inandınız mı?:)

Her neyse, boş boş bakınırken Orhan Veli geldi aklıma birden. Nereden geldi? Elbetteki tamamen gökten... Önce "bir de simit ağacı olsaydı" dizesini hatırladım saçma bir şekilde aniden, hemen ardından "bunu Orhan Veli yazmamıştı" dedim kendi kendime "zekice" bir hamleyle... :) Ne zaman aklıma gelse önce Orhan Veli yazmış hissine kapılırım kapılmamla panikleyip anında lafı çevirmem de bir olur, yine aynını yaşamıştım işte... Pek tabi Orhan Veli yazmamıştı bunu, O az daha uyanık çıkmış demişti ki "rakı şişesinde balık olsam" (ben de karpuza çekirdek mi olsam)... Bak bak bak! düşüncelerim nereden nereye gidiyor izle, rakı dedim ya bu sefer de aklıma yakın tarihte katıldığım bir rakı gecesi düştü... "O gece birbirinden hanım (kendimi de çaktırmadan hanımlığa kattım ya oh) 6 hanım Nevizade koordinatlarında, duvarında onlarca çerçeve arasında bir çerçevede "meyhanede şarkı söylemek katiy'yen memnudur" yazan bir mekanda, beyaz örtülü dikdörtgen bir masada, rakı denilen, şeffaf fakat su ile karıştırıldığı vakit beyaz renge bürünen, anason kokulu, acımsı şekerli geleneksel lezzetli keyif verici sıvılarımızı yudumlar iken ne de hoş vakit geçirmiştik" dedim içimden... (içimden bu kadar uzun cümle kurmuş olabilmem de ayrıca şaşırtıcı:)

Gece biterken kahvelerimizi içip, kızkıza muhabbetin dibine vurup, bir kaç da içli türkü mırıldanırken gözlerdeki ışıltının İstiklal Caddesi'ndeki lambalara nasıl açık ara fark attığını söylememe gerek yok sanırım... O gece civarda, o beyaz örtülü masadakilerden daha güzel, daha mutlu, daha özgür, daha sevimli, daha akıllı kimsecikler olduğunu da zannetmem...

Beni de o keyifli masada ağırladıkları, 5'i benimle 6'ya tamamladıkları ve tanıma fırsatı verdikleri için hepiciğine teşekkür ederim...

Unuttuğumdan değil ama yaşadıklarımın birden aklıma geliş şeklini düşününce, nereden nereye....

"Eskiler alıyorum
Alıp yıldız yapıyorum
Musiki ruhun gıdasıdır
Musikiye bayılıyorum

Şiir yazıyorum
Şiir yazıp eskiler alıyorum
Eskiler verip Musikiler alıyorum

Bir de rakı şişesinde balık olsam..." Orhan Veli Kanık

4 yorum:

Arzu Çur dedi ki...

Bir şehrin uygarlık koordinatlarını özgür ve güzel kadınların gecedeki şen kahkahaları belirler. O gece şehrimize şan kattığı için bir teşekkür de benden gelsin o kadınlara.

Şerefe!

şule dedi ki...

cok guzel anlatmissiniz gecirdiginiz geceyi efendim, insanin cani orda olmak, raki icmek (sarap da olur di mi:P), mezelere yumulmak, sohbetin dibini bulmak, kahve fali bakmak, sarki-turku cigirmak ("ben kalender mesrebim" olabilir mesela) falan istiyor. bence diger 5 hatun da sizin orda olmanizdan ziyadesiyle memnun olmuslardir :)

uçuşuk dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
uçuşuk dedi ki...

Arzucum ne güzel söyledin... Kadınlar sokakları boş bırakmasın ki uygarlık evrimleşsin...

Şule Hanımcım bi' daha yaparsak sizi de çağıralım o zaman... :)Ayriyeten bi daha yapalım...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...